Yolda yürüyorsam ve bir karıncaya bastıysam, bu bir kazadır.
Yolda yürüyorsam ve bir karınca görüp bilerek üstüne bastıysam, bu günahtır.
Mühim olan niyettir. Bir şeye/birine zarar vermek veya vermemek.
Şimdi, İsa kimseyi bağışlamamıştır. Onun rolü bu değildir. O, her şeyden önce, günah işlememeyi öğretmek için buradaydı. Herhangi bir rahip de seni bağışlayamaz.
Kendini ancak sen bağışlayabilirsin. Bir şeye/birine sen zarar verdin, dolayısıyla yine ne kadar üzgün olduğunu ve pişmanlığını ancak sen düşünebilirsin. Bağışlayıcılık budur.
Şimdi, pek çok “yeniden doğmuş Hristiyan” sözlerim üzerine dehşete düşecektir.
Fakat, eğer YouTube kanallarını takip eder, ve kendilerine karşı gelenlere kustukları nefret ve zehri görürseniz, sevgi dolu İsa ile inandıkları şey arasında çok az bağlantı olduğunu göreceğinizi düşünüyorum.
Şimdi, sorun şurada.
İyi ya da kötü arasında bıçak sırtı bir çizgi vardır.
Bir kimse sevgi, birliktelik ve barış sözleri zikrediyorsa, bu iyi midir?
Bir kimse bir görüşü savunmak amacıyla nefret, meydan okuma ve bölücü söylemler saçıyorsa, bu iyi midir kötü müdür? Tanrı mı yoksa Şeytan mı?
Kendinden farklı düşünen veya farklı mezhebe mensup Hristiyanlara her fırsatta nefretin elini uzatmaya hazır “yeniden doğmuşlar”, bunu yaparak kendilerini şeytanın kollarına bırakıyor olabildiklerini görünce şaşırabilir/şok olabilir, ancak bu onların düşünmesi gereken bir mesele.
Bu dersi indirmek için lütfen linke tıklayınız: